6 Şubat 2009 Cuma

HEP YENİLGİYİ ARADIM

Hep yenilgiyi aradım..
Yenmenin ayrıcalığı köreltiyordu beni,
Yenilgiyle acizlik getirmenin,
bıkkınlığın yaratıcılığını tatmanın,
kahkahasızlığın keşfine çıktım.
Sabahın seherine bile gülümsemeyi unutan
sımsıkı kapalı ağızları okudum.
Ve duygulu üst dudağımın
çizgi gibi yokoluşunu aynamda keşfettim.
Ve sanırım dokularımla barıştım.
ayşen hadimioğlu

ENFES: DEMOKRATİK BİR OPERA

ÖDP’de 34 oyla ULUSALCI BARAJ
Her taş yerinde ve zamanında ağırdı.
Üslup ve dil tam da liberallerin işine gelmeyeni susturmak için bahane ettikleri ve kullandıkları bir uydurmasyoncu psikolojik baskılama.
Çünkü cevaplanamıyan soruları tekrarlayanlar hatta ileri gidip kandırmacayı açık eden sözcüler ya ana dil yasağına, ya üslup suçlamasına maruz kalıyordu.
Egemenler bir yandan iyiliğimiz için bizi döverken, Huzur, Barış, Umut dilini kullanarak ta öldürücü darbeler vuruyordu.
ÖDP kongresindeki URAS’a yönelik suçlamalar, konuşmalar üslup üzerineydi.
Muktedirin muhalifi biçimlendirişi, kullanışı işte böyle bir şey.
Oysa halk oya yansıyan tercihiyle kimin yakasının yırtıldığına göre davranıyor.
ÖDP’de MYK ve PM %50 kadın kotası ile oluşmaktaydı. Ve DevrimciDemokrasi gurubu korku saldiği bir önceki kongrede kendisi için %50 kotayı hayata geçirdi. Bir iki farkla ve psikolojik şiddetle karar organı ve başkan çalışamaz hale getirildi.
Parti başkanı ise delegasyonu duruma müdahale için göreve çağırdı.
ÖDP fikriyatının TBMM kürsülerinde ifadesi , Demokrasiye sıkışmış devrimcilik halinin URAS tarafından en üst düzeyde yürütüldüğünün apaçık görünür oluşu ve Kürt politik iradesiyle de taban teması ve hatta flörtün Ulusalcı kanadı tedirgin etmesi bu çağrıyı erken bulanların saflaşmasını olağanüstü kongrede görünür etti. URAS çağrısının omurgası bence buydu.
Anlaşıldığına göre PM ve MYK URAS’ın hareket alanını daraltmayı, oksijen çadırında kısık ateşte olağan kongreye kadar cızırdatmayi sürdürmek isterdi. Ve bu arada yeni üye kaydetme muradı ise içimizi burktu hatta doğradı.
Yani 3-4 ay daha olsa Lokomotif Uras’ı ve ekibini yok edeceklerdi.
Aktif siyasette reel –ana-akım ULUSAL kanadın zafiyeti fırsattı hatta CHP’nin boşalttığı heryer daha da cazip hale geldi.
Devrimci kanata da yol açacak - Kırşehir’deki ve Ankara Büyükşehirdeki CHP ile ittifak girişimleri erkenci ataklardı. Buna da mudahale edilmeliydi. Pazarlığı aklına esen değil Filler yapardı.
Uras ve yardımcısı Önder İşleyen arasında, rekabet olarak ta gençliğe yansıyarak aktive edilen sorunu delegasyon bir ölçüde de olsa çözdü.
Delege; Önder İşleyen’in de Ufuk Uras’ın da alanını açıyordu. Bunun trafiğini Hayri Kozanoğlu gerçekleştirebilir ve sağ selamet Olağan Kongreye ulaşırız deniyordu.
Kozanoğlu yaptığı konuşmada konferans delegelerine ve bütün katılımcılara olağan kongrede aday olmayacağı teminatını da verdi. Vallahi dedi sanki.
URAS sakin, kışkırtmayan halini sürdürdü, sarfettiği iddia edilen sözleri, katıldığı iddia edilen toplantılarla devrimciliğe zarar verdiği imajını silip attı. Kendisine atfedilen çirkin sözleri sarfettiğine inanmak tümden olanaksızlaştı.
Rakibi İşleyen ise salonun yan tarafındaki (ÖS) gençliğin adrenalin seviyesini kotrol edilebilir kılmaktaydı. Belki daha kabiliyetliydi ama kader?!
Bazı DD yanlısı büyüklerin Özgürlükçü Solcu karşı tarafın içine dalıp hadise yaratma çabaları ise tarihin kalıntısı yakışıksız tavırlardı. ÖS gençlik bu sınavda da mükemmeldi.
Başkan adayı olması beklenen İşleyen’in neyi tercih ettiği anlaşılamadı. Başkanlık ille de bir obje mi olmalıydı? Yaptığı konuşmada da URAS’ın onun eline verdiği stratejik pozlardan başka tutanağı yoktu. Kahfaltı partneri ve gittiydi de keşke gelmeyivereydi vs dışında bir açılımı yoktu. Devletin resmi tarihi gibi bir nedensellik bağı yaşını başını aşıyordu.
Anlaşılıyor ki İşleyenin ipi de aslında URAS’ın elindeydi. O ustalıkla muhalifinin eksenini ve rakip-oluş stratejisini betimliyordu.
Bu “Demokratik Bir Opera” seyretmemi sağladı. Gerçekten de enfesti.

İşleyen tataftarı konuşmacılar Devrimci tarihin saygın isimlerine atıfla ve saygıya davetle sürdürdükleri konuşmalarında devrimci tezin zafiyetinden yakınmaktaydılar. Ama hiçbir devrimci teamüle uymayan makamsal lakaplarıyla kürsüye geldiler.
Eski başkan oluşlarını lakap olarak kullanmaları ise çağrışımcıydı. Ah eski günler özlemini anımsattı. Belki de her kaybeden takviyesini ÖDP’de arıyordu. Delege bunu görebilmeliydi ama usandığı ortadaydı.

Bildiğimiz gibi Milletvekili seçimlerinde %10 barajının yıkılması TBMM’deki dengeleri bozdu. Ağar TBMM’deki koltuklarını dağa kaptırdı. Koruculuğu işkencecilikle, infazlarla sürdüren DYP siyaseti TBMM’deki kendi yargısızlık barajının da yıkılmasıyla yüzyüze. Yargısız infazın yargısızlığı güme gitti.
Ergenekon soruşturmaları da çoğunluk hükümeti tarafından disipline ediliyor. Kürt demokratik hareketi Ergenekon davasına müdahil olabiliyor. Yürütme AKP’de.
Her alanda altüst olan muhaliflik rayına oturtulmak isteniyor. Uras ve DTP ve hatta AKP TBMM’den doğru bunu yapmaya çalışıyor. Uras ciddi güven vermekte.
ULUSAL kanat ise TBMM’de zafiyet içinde. MHP kendini unutturmak için heryere gülsuyu döküyor. Kanlar gülsuyu ile yıkanıyor. Ağar yargılanacak mahkeme aramakta.
Öyle ki bu alacakaranlık kuşağında sokak muhalefetinin halkın verdiği bütün oylara karşı dizaynı ustalık ve mekana gereksiniyor.
İşte bunun için kaybedenlerin bir araya gelip cazgırlıktan medet umması delegenin gözünden kaçmasa gerek.
Kısa hedefleri amigolukla bezemek yeterli olacak mı? Ve bununla TBMM kürsülerinin eşzamanlı kullanımı giderek gökgürültüsüne mi güvenecek.
ÖDP kongresinde geleceği kuracak olanlar delegeler.
1100 delegeden %25 inin katılmak bile istemediği konferansta 34 delegenin ULUSAL eşiği budefa İşleyeni nasıl konumlandıracak ve delegasyonun temsildeki ihmali üye tarafından nasıl değerlendirilecek hep beraber yaşayıp göreceğiz.
Muhalefetin Türkiyedeki Dizaynı ÖDP’deki DDYollarının da gözden geçirilmesini özendiriyor. Yeni başkan dray yapan vagonu yola koyacak. Sanki olağanüstü çağrıyı yapan Kozanoğlu gibi bir durum da bana iyicene komik gelmeye başladı.
Yani olağanüstü konferans çağrısını hem gereksiz deyip hem de devrik vagonun Kozanoğlunca cebinden çıkarıp kürsüye koymak gerçekten de ÖDP nin bütün mekanizmalarının ve ruhunun URAS tarafından yönetildiği tespitimi güçlendiriyor.
Ve Ortak Aday, Çatı Partisi Görüşmeleri, Kadın Hareketine Katkısı, Efendiliği ve birlikte yürüdüğü ekibin sadeliği, üye vasfıyla ve sakince incelikli duruşu çok daha özgün, etkili ve dirençli.
Ben URAS şahsında her yaşta ve kademedeki ÖS ekibini Devrimci Tarihin Anılarının Taşıyıcılığında ve Devamında daha bir güvenilir, anlaşılır ve insani hissettiğimi bir kez daha farkettim.
Demokratik Mevzilerin Kaybeden Başkanlarından Değil Sade Üyelerinden Medet Ummak Devrimciliğin Şiarıdır.
Devletler Gelişen Ahaliyi Kendi Verdiği Makamlarla Apoletlerle Parpular.
Bunların cilalı sözleri bu konferansta ta Devrimciliği Tekerlemeye dönüştürdü. Ayşen Hadimioğlu

YALNIZLIK

Tek başına kalmak kalabalıkta zorlar insanı.
Odanda, ya da koltukta değil.
Bem beyaz derini borçlusun bir beraberliğe,
Hatta esmerliğinin yakamozunda serinsin.
Gezerken bir ormanda kayınların göğe haykırışı
Beraberdir seninle.
Yalnızlık kalabalıkta zorlar insanı.
Tortop olsanda yatağında
Sırtını örten bir eli hayal edersin.
Ama kalabalıkta hayale izin yoktur.
Herkes sahici Herkes uzak.
Yalnızlık kalabalıkta zorlar insanı.
Otobüsün tutamacını,
Merdivenin trabzanını tutarken değil.
Nikahında hoşgeldin derken, hatta
Dansederken
Yalnızlık kalabalıkta zorlar insanı.
ayşen hadimioğlu