3 Eylül 2007 Pazartesi

KAF:KUZEY ANADOLU FAY HATTI

Arap Kaysağı (Plakası)’nın Avrasya Kaysağını ittirmesiyle oluşan kırık
hattına Kuzey Anadolu Fay Hattı, kısaca KAF diyoruz.
Dünyamızın merkezi sıcak mağma yani enerji deposu...
Kabuk-mantoyu zorladığı yerlerde; bilinen kaysaklar kenar kenara
geldiği diğerini iteliyor.. KAF bunlardan en önemlisi.. Jeologlar görür,
bilir ve hipotezler ileri sürerler.. İhsan Ketin hocamızın hipotezidir
KAF .artık bir gerçekliktir. KAF’ın yan kolları her taraftan
birbiriyle el ele kol kola sırt-sırtadır. Biz de onların üstünde yaşarız.Ve
jeoloji artık mühendislik disiplinidir günümüzde. Bir jeoloji
mühendisi, araziye bakınca milyar yıllık yer kabuğu ile flört eder...
Okyanustaki fay kırılması ve dalgaların depreşimi ile ortaya çıkan
Japonlarca tsu = liman, nami = dalga sözcüklerinden türetilen liman
Dalgası = tsunaminin sebep olduğu 200 bin ölüye varan kırımdan söz açarak
sizlerle tanışıyoruz 2005’e girerken...
Hani yazın sahilde yatıp güneşlenirken birden dalga büyük büyük vurur
Kumsala, hemen denizin açıklarına bakarız.. Aaa. büyük bir gemi
geçiyor açıktan deriz. Ya da kocaman bir yolcu vapuru geçiyormuş
deriz.
Oysa o vapurun içindekiler geçtikleri yerde denizi kıpırtısız
seyrederler. İste açık denizdeki vapurun suya gömülen kısmının oluşturduğu
suyun yer değiştirme hareketidir dalganın büyüme sebebi.
Bebeğimiz kumda oturuyorsa yana devriliverir, koşar alırız onu kucağımıza...
Denizin ortasındaki dalgaların farklı depreşimi kıyıya ulaştığında liman
dalgası olur; güçlü, yıkıcı, kıyıcı bir hal alır, kırım olur...
Anadolu çevresi denizleri için bilinen en eski depreşim 3600 yıl önce
yani M.Ö. 596’da olmuş, Didim, Dalaman, Fethiye, Şarköy, Yalova’da
izleri tespit edilmiştir.
(57.Türkiye Jeoloji Kurultayı Bildiri Özleri Ktb. syf.11)

Doğal enerji bildiğini okur, küçük uyanıklıklarla onu kontrole
uğraşsak ta. ancak kaçacak zamanı yakalayabiliriz.
Kadın yeryüzündeki en büyük üretici güçtür. Her şeyi içinde
barındırır, yeniden, yeniden üretir. Hayat-ölüm-hayat döngüsünün tasarımını
yapar. Bu enerjiyi yönetmekle-sınırlamakla-yok saymakla metaforik ilahi
güçler, kitleleri ancak sürüklerler.
İnsanlık tarihi boyunca kadınlar pek te kulak asmadan piramitleri insa
edenlere Nil’de yıkanırlar, saçlarını yağlar, tarar ve çiçekler takarlar.
Pes peşe inşa edilen 7 dünya harikasına dudak büküp 8’inci harika için ömür
çürüteni yoktur. Kıstırılmışlığını, ketlenmişliğini dışa vururken çıkış
yollarını üretir. İnce oyalar, çiçek bezeli yastıklar ipir ipir
örgülü uçkurlarla sunarken sevgiyi; kan, ağıt, özlem kokan acıyı
gözyaşı olarak ayaklarına damlatır, kilim tezgahını tekmelerler.
Psikolojiyi, sosyolojiyi, antropolojiyi, dil bilgisini nesilden nesile taşıyan
fildişi ansiklopedilerdir kadınlar.
Doğu Asya’da kırıma uğrayan tatil beldelerinden geriye kadınların
Bildiği: o coğrafyada hayatta kalmanın denenmiş metotları dışında
hiçbir şey kalmadı. Sepet, saz örme, bataklıktan yararlanıp yeni ev, kap
kacak yapma, avuçlarında kaynatma çorbayı, belki kokmus baliktan
tütsülü börek yapmayı sürdürecekler.
Hayat-ölüm-hayat döngüsünün bildik kurgusuna tanıdık tanıdık uymanın
eşsiz önderliğini, oranın kadını durduğu yerden yapacak, yaratacak, devam ettirecektir.
Magma ne yapıyorsa kadın karşılığını verecek aşık olacak, soğuyan magmaya inat
sıcacık üretken insanlarla dolduracaktır kaysakların üstünü. Çiçekler takacak saçlarına, yıkanacak sahilde ve tsunamiden para cebellez edecekleri görmezden gelip kendi işine bakacaktır. Bizim, hepimizin her yerde yaptığı gibi..
İşimize burnunuzu sokmayın. Biz bildiğimizle başlayacak yeni
bilgiyi öğreneceğiz.Ve mağmaya kafa tutacağız...

Ayşen Hadimioğlu
30.aralik.2004 ankara